8 Şubat 2017 Çarşamba

Hikmet'le tanışın!

aile genişliyor. yıllardır maç cezalısı yedek kulübesi gediklisi gibi bekleyen mirketim (Hikmet-fotosu en altta) nihayet bir fırsatını bulup kendini gösterdi kitleye. bundan sonra sosyal medyadan birşeyler çiziktirecek arada sırada. haberiniz olsun. ama bunun için Facebook sayfamızı takip etmeniz lazım zira Hikmet'in yumurtlayacaklarını bloga ne zaman aktarırım bilmiyorum (biraz itişiyoruz da!)
sizi mirketler dünyasının en şaşkolozuyla başbaşa bırakıyorum (ille laf çakmasam olmaz öyle de severim ibibiği!):

meriba ben Hikmet. insan yaşıyla 4, mirket yaşıyla üçotuz, bilimsel açıdan üçnoktaondört yaşımdayım. selvi boyluyum, latte rengimi tüm yaz gölgelerde gezinmeme borçluyum, gözlerim de gerçek kahverengi! Almanya doğumluyum, dört dil biliyorum, yine de aaazı var dili yok derler. beslenmeyi ve uyumayı sevmiyorum. fit kalmak için bol bol su içiyorum.

bu yazar insanı klavye başında çeviri ve roman arasında gidip geldiği, saçını başını yolduğu, kahve üstüne kahve, çikilat üstüne kabuksuz kuruyemiş tükettiği o geceler boyunca bana karşı bir yükselmiş. ne zamandır yandan yandan kesiyorum, sesimi çıkarmıyorum. yazar hazır mola vermişken kaptım klavyeyi. diiceklerim var size.

iddiasına göre yüzümdeki "yine mi iş pöfpfhf!" bakışı ve şirinlik muskası duruşum nedeniyle iş aksattırma, mola uzattırma, eğlenceye daldırma gibi fiillerle kendisine zilyor dolarlar kaybettirmişim.

üşenmedi Reza Serabı yunaytıd kingdom of Amerika ellerinde tutan savcı Buharlı Kazanı buldu. kağıdına uydurttu, bana ömür boyu "pencere kenarından dışarıyı kesme" cezası verdirtti. hem de hem de hergün aynı pencere!

2012 yılından bu yana ahan da 3 şehir gezdim hep mi pencere hep mi aynı pencere diyerek yürüttüğüm müzakereler, Birleşik Zilletler Taslak İçtihatı itirazları ve Avrupa Nisan Hakları Mahkelesinden aldığım kararlar sonunda, dışarıyı keserkenki gözlemlerimi size telekinezi yoluyla aktarma ve haftada bir pencere değiştirme iznini kopardım. söylediğine göre telekinezi izni için Yiğit Bulut'un imzası gerekiyormuş da kendisi sentez dantez anti mentez işlerinden çok yoğunmuş da kımıl zararlısı kontenjanından Ziraat kapsamına alınmış da, anca daha gelmişmiş de imzası kurumamışmış. yesin onu nenesi!

neyse, birkaç gün sonra ilk pencere ardı gözlemimle telekinezi yoluyla karşınıza geçerim belki. geçeyim yani. yoksa kendimi en yakın kasaptaki kıyma makinesinde iki devir çektiriciiim sonra da sahildeki sokak köftecisinin tükürüklerine boğularaktan genç dimağların midesini boyliyiciim!
söyleyin şuna yazsın. ben diyim o yazsın nooolur! (çok azıtmicakmışım, yoksa bana ayrı sayfa açmazmış. ay kııız ağzını bal yesin mi?) haydi hayırlısı!
günaydın straz taşlı şeyler!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sade Hayat Kumpanyası

Gülüşü güzel, dev aynasında  Masmaviydi gözleri. Gördüm. Elimi tuttu sonra, Kızıldı saçlarım, Sarı değildi onunkiler oysa. Sözleri bir çar...