25 Eylül 2018 Salı

Ağa Dizileri: İşte Bunlar Hep Dallas

İlk kez 24/09/2018'de Birdizihaber.com sitesinde yayınlanmıştır.
2002 yılında, genetik maçoluğunu nereye gitse oraya taşıyan genç ve yakışıklı Seymen Karadağ ile görür görmez aşık olduğu modern Bahar’ın New York’ta başlayıp İç Anadolu’ya sirayet eden masalı, yeni bir dönemin kötü habercisi olarak kapımızdan giriverdi. Peki neydi Asmalı Konak’ın ve peşi sıra gelen diğer ağa dizilerinin sırrı?
2000’lerden bugüne sayısız ağa dizisi çekildi. Bir kısmı birinci sezon sonunu zor gördü, bir kısmı birkaç sezon oynadı ve kendi hayran kitlesini yarattı. Ama hiçbiri, bugüne kadarki hiçbir ağa dizisi aslı gibi olamadı. Şimdi aslı gibi derken siz Asmalı Konak’tan bahsettiğimi sandınız değil mi? Söylemezler ama, her ağa dizisinde bir J.R. Ewing (Ceyar), Sue Ellen, Bobby Ewing ve Pamela Barnes Ewing vardır. Dolayısıyla izlediğimiz ve bundan sonra çekilecek ağa dizilerimizin tamamı, çocukluğumuzun Amerikan ağa dizisi Dallas’ın çakmasıdır.

Ağa dizisi matematiği: 2 + 2 Eşittir 5

Edebiyattan iyi not alanlarınız, sosyal medyadaki paylaşımlarına “kitap yazsana sen yaaa” yorumunu birden fazla kez aldığı için bir şekilde “yazar” olmaya heveslenenleriniz bir ağa dizisi senaryosu peşindeyse şunu unutmayın; senaryo matematik işidir ve matematik dört işlemle başlar. İşte size 5 adımda her ağa dizisinin yolunun bir şekilde Dallas’a çıktığının kanıtları. Buradaki 5 başlığı toplayın, vereceğiniz mesajı çıkartın, şu aralar popüler olan oyuncular arasında bütçeniz oranında bölün ve ortaya çıkanı yerli dizi izleyicisinin suratına çarpın: Kesin izlenir…

Ağa-ebeveyn-kardeş üçgeni

Her ağa dizisinin bir ağası (J.R. Ewing) vardır. Her ağanın anne-babası veya bunlardan en az biri hayattadır (Jock ve Ellie Ewing). İster kibar İstanbul Türkçesi’yle ister doğulu şivesiyle konuşsunlar, olaylara akîl insan yorumu yapacakları zamanlar dışında esameleri pek okunmaz. Onlar evimizin direğidir, çocuklarından sadece biri diğerlerinden daha akıllıdır, güçlüdür, önemlidir. Kendileri de dahil diğer herkes bu ağa-evladın eline bakmaktadır. Genelde ilk çocuk olan bu ağa namzeti, ailenin tek başarısı gibidir. Ağa ebeveyni çoğunlukla Anadolu’nun bağrından evladının ticari vizyonu nedeniyle büyük kente gelmiş, köklerini ve kültürünü de gelirken Versace bavulunda, pardon çıkınında getirmiştir.
Yine her ağa dizisinde ağanın bir erkek kardeşi (Bobby Ewing) ve kesin sorunlu bir yengesi (Pamela Barnes Ewing) vardır. Bu ikili, ailenin daha az sorun çıkaranı ama fırsat bulunca gemiyi ilk terk edeni arasında gidip gelebilecek karaktere sahiptir. Yengenin saçlar daima fönlü, kardeşin gözleri daima biraz akşamdan kalma veya dertten muzdariptir. Genelde ağa müstakbel hanımağayı ararken, erkek kardeş şirketi idare eder, tersi durumda sorumsuz kardeşin döktüklerini toplamakla uğraşan ağa şirketi yönetmeye bir türlü vakit bulamaz. Ama o şirkete de hiçbir şey olmaz. Halbuki Ceyar tek başına koca Ewing petrollerini yönetir, hem kardeşi Bobby, hem yengesi Pamela hem de ufak kardeş Lucy’yi daha kahvaltı sofrasında tek parmağıyla idare edebilir, üşenmez her gün de ofise giderdi. O yüzden midir bilinmez, bütün ağa dizilerinde önemli olaylar hep kahvaltı sofrasında başlar ve akşam yemeğine gelene kadar devran döner, yemekte ağa aile üyelerine ayar vererek ortamı yatıştırır.

2 Ağanın sevdası hepimizin yengesi

Yalnız ağa olmaz. Ceyar’ın ömrünü yiyen Sue Ellen gibi tüm yerli ağa dizilerinde de mutlaka belalı bir aşk vardır. Dağları delebilen ağanın bileğini de bir tek bu aşk bükebilir. Daha içindeki bütün marazları bu ilişkiden çıkarmayan bir ağa dizisi görmedim. Ha ilişki dedimse lafın gelişi. Ağanın kalbini çalan kişiye kadınım/yârim falan denir. Sevgili, aşk, ilişki, manita gibi sıfatlar diğer kızlar içindir. Bu hanımağa yenge, hem eğitimli hem güzel olmalı, ağayla tanışana kadar feminist feminist takılırken, ağadan sonra birden geleneksel dünyaya koşarak geçiş yapmalıdır. Bu konuda Asmalı Konak Bahar’ın geçirdiği dönüşümle yarışan tek örnek Siyah Beyaz Aşk Aslı’dır. Koskoca doktorsun sen, yaptıkların akla mantığa sığdı mı?
Şöyle bir hatırlayalım: Asmalı Konak, Sıla, Zerda, Kınalı Kar, Beyaz Gelincik, Yer Gök Aşk, Aşkım Dağlarda Gezer, Binbir Gece, Hanımın Çiftliği, Kaderimin Yazıldığı Gün, Asla Vazgeçmem, Siyah Beyaz Aşk… Hepsinin bir ağası varsa bir de yengesi var. Bu yengeler dekolte giymez, sabah yataktan “yokmuş gibi makyaj” ile kalkar ve asla “glamorous night makeup” (entel ve aşırı fettan eski sevgili makyajı) yapmazlar. Sue Ellen gibi alkol problemleriyle boğuşanını ve o kadar güçlü karaktere sahip olanını Türkiye şartlarında (hele bugün!) bulabileceğinizi düşünmeyin. Ama olsun Sue Ellen var mı var. Siz ona bakın.

Bir dergah bir sığınma evi: yengelik kurumu

Sue Ellen eski Teksas güzelidir. Kendi başına yükseleceği bir kariyeri elinin tersiyle itmiş, petrol zengini yakışıklı bir Amerikan ağasıyla evlenerek kendini lüks hayat ve sınırsız eğlenceye, şampanya ve buzlu bademe vurmuştur. Bizim yengeler de sıradan bir hayattan gelir, mesleği varsa bırakır, şöhret fırsatlarını ve Instagram/Youtube makyaj videosu ünlülüğü gibi olasılıkları da teperek ağamızla yepyeni ve zenginlik dolu bir hayata yelken açar. Kimisi büyük zorluklar sonrasında (Kaderimin Yazıldığı Gün, Asla Vazgeçmem), ama hepsi kaçsa da kurtulamayacağını bilerek teslim olur.
Yerli ağa dizilerinde yengelik kurumu kadına fazla akıl bahşetmeyen, geri planda az sorunla bol sevgi üreteceği, eğer uslu durursa yemek ve temizlik gibi işlerle uğraşmak zorunda kalmayacağı ve çocuklarını özel okullarda okutma hayalinden ötesine ihtiyaç duymayacağı bir yapıdır. Sue Ellen’dan beklenen de buydu zaten.

3 Ağanın pohu üstüne poh olmaz

Yanlış anlama olmasın, Kibar Feyzo’daki meşhur replik Dallas’tan çalıntı değildir. Kibar Feyzo’nun faşo ağasının bütün etkisi sadece laftadır. Ama Ceyar ortalığı yıkar geçerdi (bir tür Tatar Ramazan’dı). Hiçbir petrol satışı veya rafineri inşaatı onun oluru olmadan yapılamazdı. Tüm ihalelere ve kamu görüşmelerine onun izniyle girilirdi. Eğer çizgiyi aşan olursa ortalığı birbirine katmaktan, ihaleden çıkarmak istediği insana şantajın kralını yapmaktan çekinmezdi. Çoğu kez Ceyar’dan nefret ederdik ama itiraf edelim o gülüşü dünyaya bedeldi. Bobby gibi sümsük de değildi hem.
Yukarıdaki dizileri hatırlayın şimdi, hepsinde benzer sahneleri gördük değil mi? En modern ağa hikâyesi Siyah Beyaz Aşk veya Binbir Gece’de bile yakışıklı ve kibar ağamız olmasa da kardeşi, kayınçosu ya da eniştesi ihaleye fesat karıştırmış ve sesi fazla çıkanın öbür yanağına da bir gül kondurmuştur. Binbir Gece’yi ağa dizisi olarak görmeyenlere Evliyaoğlu ailesinin yaşantısına bakmalarını öneriyorum.
Yerli ağa dizileri ataları Dallas gibi pis işleri ağaya değil, etrafındaki yarı-yakışıklı ve asabi yeğen-kuzen ikilisinden birine yaptırır, ağamızın karizmasına leke sürülmez. Gerçi bizim izleyici zamanında kötülerin kötüsü Ceyar’ı da tüm bu kötülüğüyle sevmişti. Artık bu derece kötü karakterin sevilebileceği inancı zayıflamış ya da bizim ağaların Best Model tipleri ve etkileyici kasları kötü yönlerini görmemizi engelliyor. Tabii Ceyar kadar kötü ağalarımız olmadı değil, sadece dağıtım sırasında kötülükler Cabbar Ağa (Kınalı Kar), Candar Ağa (Kırık Ayna) ve Cemal Ağa’ya (Asi) pay edilirken, Seymen Ağa (Asmalı Konak), Boran Ağa (Sıla) veya Ömer Ağa’ya (Beyaz Gelincik) hülyalı bakışlar düşmüş.

4 Ağanın dediği yapılır, yaptığı değil

Her ağa dizisinin temel kuralı, ağanın dediklerini harfiyen yapmak, yaptıklarını asla yapmamaktır. Ağa gibi giyinemezsiniz! Ağa gibi sevemezsiniz! Ağa gibi “alkol almak” işte bunun mümkünatı yok! Ama ağa öl derse ölebilirsiniz… Yol göstericimiz Dallas’ta Ceyar gibi giyinenine rastlamadık. Kendisi hafif göbekli, balık etli olsa da giysileri jilet gibi görünen Ceyar, sabah yataktan kalktığında bile dinçti, uyanıktı, şıktı. Gerçi Ceyar her daim sanki hiç uyumuyormuş da az önce Çin Borsası’ndan adamlarla faks üzerinden (yıl 90’lar) toplantı yapıyormuş gibiydi.
Ceyar’ın elinde hep bir viski bardağı görmüşüzdür. Ceyar çok pis içer, sağlam da bir bünyesi var namızsızın. Ama Sue Ellen öyle mi? O içince sapıtır. Bakınız Batı’nın kültür emperyalizmi bile aynı mesajı vermektedir; kadın dediğin içmesin.

Yerli ağa süper kahraman mı?

Yerli ağa dizilerimize bakalım bir de. Ağamız girdiği her işte başarılı olur, ihaleleri alır, entrikadan vakit bulup piyasaya sürdüğü ürün yok satar. Sinirlenince rakibinin/düşmanının inine dalar, elinde en fazla 14 kurşun atabilen silahıyla makineli tüfeklerin arasından yiğitçe geçer. Ona kurşun işlemez, toz değmez, janti kıyafetlerine rüzgâr işlemez. Lütfen evde denemeyin.
Ayrıca ağamız sigara içmez (aferin) ama “alkol alırsa” da en fazla çakırkeyif olur. İstese masada sızmış bir türlü ağzıyla içemeyen kardeş-kuzen veya şoförünü tek eliyle taşıyabilir, bu sırada diğer eliyle sevdasına mesaj atıp “bensiz nefes bile alma” raconu kesebilir. Atarlı mesajı alan yenge görev bilinciyle uykusuna rahatça dalabilir. Bizde günlük viski ihtiyacı yerini, ağanın kültürel durumuna göre bir kadeh şarap veya tavşan kanı çaya bırakabilir. Yalnız aman diyim yenge, Ceyar da Sue Ellen’a aşkını hep yalnızken söyledi. Ağam eve dönene kadar uyuma da bakarsın o çakırkeyifliğiyle bir şiir okur, belki şehre de bir film gelir, bir güzel orman olur yazılarda. Ayrıca sen gülümse ama içmeye kalkma. İçeceksen de ağayla iç, çünkü beceremiyorsunuz kadın başınıza.

5 Ağanın dokunduğu altın olur

Ceyar, gücün tek sahibiydi. Ona yakın olan, suyuna giden, emrinden çıkmayan da ihya olurdu. Petrolden gelen aşırı zenginliği, o görkemli çiftlikteki hayatlarında görmek mümkündü ama Sue Ellen ya da Pamela öyle pek mücevher ve kıyafet güzeli değillerdi. Kostüm ve dekor, dizinin karakterlerinin önüne geçmezdi. Bizimkiler bunu biraz yanlış anlamış. Ağanın dokunduğu altın olmuyor, ağa altın içinde yaşıyor. Tamam Ceyar lüks bir hayatı Teksas’ın göbeğinde petrolden gelen servetle yaşıyordu, senin kaynağın ne aga?
Feodal bir geçmiş, geniş topraklar üzerine kurulu eskinin tarımı, şimdinin ticareti, vizyonlu ama misyonsuz, tek ürün üzerinden ilerleyen bir anonim şirket. Seymen Ağa’nın dediği gibi “gözünün gördüğü bütün bu topraklar ve içindeki her şey, Bahar da dahil” ağanın. Yine de bundan tutunacak ve tutulacak hikâyeler pek çıkmıyor. Çıksa da ne yapıp edip kent merkezine, bir holdinge taşınmak şart oluyor. Çünkü sosyokültürel olarak bizim Teksasımız İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’yken, asıl tüketim kentte, asıl tüketici orta gelirli ve beyaz yakalı kitle. Altın varaklı kilim desenli halı da bir yere kadar satıyor. Ama o berjerler, altın varaklı yemek takımı, ağanın kahve içtiği fincan veya yengenin giydiği o kombin…
Servetin su gibi aktığı hayatlar
Yerli Ceyarlar ve Sue Ellen’lar, Bobby kardeş ve Pamela yengeler nedensiz bir aşırı lüks içinde yaşıyor. Örneğin kentin görece yeşil yerlerinde, içinde beş aileyi barındıracak büyüklükte, çoğu odasının sezonlar boyu kapısı bile açılmayan devasa villaları var. Kadınlar sabahtan akşama evden çıkmasalar bile en az üç kıyafet değiştiriyor, gitmedikleri kokteyller, düğünler ve kurumsal etkinlikler için türlü çeşit kıyafetler alıyorlar.
Ağanın evi dışında ofisi de adeta abartının merkezi. İçinde bildik beyaz yakalı kurumsal hayatın hüküm sürmediği holding binalarında, İngilizce bilen personel sayısı bir elin parmaklarını geçmezken (bunlardan biri ağa ve what do you mean ile harikalar yaratabiliyor), ofis tasarımları ve mobilyalardaki vizyon ise dillere destan. Arabalardan bahsetmiyorum bile. Peki yansıması?

“Altın boşa gitmesin yavrum, suyuna da ban”

Bizde Teksas gibi petrolden zenginleşmiş, eli cebinde gezen insanların yaşadığı yerler yok değil. Örneğin geçenlerde Gaziantep’te içerisi altın varaklarla döşenmiş 1.5 milyon TL fiyatla satışa çıkan bir dairenin fotoğraflarını gördüm. Buyurun siz karar verin.
Ceyar’la büyümüş bir nesil için Teksas’taki her çiftlik, Southfolk Ewing’s Ranch’tir. İtiraf edin ranch sosu da sırf bu yüzden sevdiniz. 2016’da dizinin çekildiği çiftlik 13 milyon dolara satışa çıktı. Bir başka site de Dallas dizisinin meşhur çiftliğine ve içindeki eşyalara yönelik 15 dolara özel turlardüzenlendiğini duyurmuş. Bizde de Asmalı Konak turu var. Ama kapitalizm artık var olanı sergileyerek kazanmakla yetinmiyor. Bugün çekilseydi, Ceyar’ın viski bardağı, Bobby’nin şapkası ya da Pamela’nın fuları Amazon’da yok satardı, hazır dükkanı da açmışlar…

Afilli Final: Ne çektin be aga!

Girişi uzun tuttum, sonucu kısadan bağlayayım. Yerli ağa dizilerinin Amerikan ağa dizisi Dallas ile benzerliği ironik/komik olabilir, ama şaşırtıcı değil. Dallas, ABD’de Ronald Reagan, İngiltere’de Margaret Thatcher ve Türkiye’de Turgut Özal’ın hüküm sürdüğü muhteşem neoliberal dönemin ürünüdür. Türkiye’de sistemin buna uyum sağlaması biraz zaman aldı. Ancak reçete aynıydı. 80’lerde ABD’de iyice kendini göstermiş kültür emperyalizmi, Türkiye’de yeni binyılla birlikte ortalığa saçılıverdi. Şimdilerde klişe bir söze dönüşen “Batı’yı 50 yıl geriden takip ediyoruz” söylemi, sadece süreden yedi. Artık en fazla on yıl, belki o kadar bile değil, modemin bilgi aktarım hızı kadar geriden takip ediyoruz güzelim Batı’yı. Üstelik “Batı’nın iyi yanlarını alalım” dileği çoktan rafa kalktı bile. Durum bundan ibaret…
Dedim ki benim neyim eksik. Senaryo yazamam da kısa bir sahne çekebilirim. Ağa dizisi çekecekseniz Dallas şablonundan şaşmayın ama benimkisi modern aile dramedisi (dram-komedi). En fazla Gülse Birsel ile  yarışabilirim. Hayal bu ya ben de başka bir Amerikan kültür emperyalizmi ürünü Love and Marriage’in çakmasını çekmek istiyorum. Al Bundy rolünü Erkan Petekkaya’ya veriyorum. Ayakkapçıda çalışan Ali, o haftasonu çizgili pijamasıyla bahçede mangal yellerken bir yandan şalgam suyu içer. Fonda “Hayatı Tespit Yapmışım” diye bir şarkı çalmaktadır (yazım hatasını boşuna aramayın, tadını çıkarın). Üç çocuğunun anası, yirmi yıllık eşi “gözü yükseklerde” Nurgül Yeşilçay’a (Peggy Bundy) bağırır: “Nuro be baksana buraya, köfteler hazır mı? Getir ateşe atam. Yandaki entellere de seslen, yakası beyaz bunların, tık tık tık bilgisayar akşama kadar. Radyasyondan hep mor olmuşlar, azcık et yesinler de yüzlerine renk gelsin.”
 *********
KAMERA ARKASI: Ben bu yazıyı yazmaya giriştiğim gün, Ceyar (Larry Hagman) deyince çoğumuzun kulağında yankılanan, bize Dallas’ı sevdiren (aynı zamanda Uzay Yolu’nun Kaptan Kirk’üne de ses veren) isimlerden olan tiyatro ve seslendirme sanatçısı Oytun Şanal’ın vefat haberini aldım. Seslendirdiği Larry Hagman (2012) gibi 81 yaşında hayatını kaybeden Şanal’ın o benzersiz sesini bugün gibi kulağında taşıyan herkesin başı sağolsun. İstedim ki içinde Dallas geçen yazıda ismi hatıra kalsın.

Sade Hayat Kumpanyası

Gülüşü güzel, dev aynasında  Masmaviydi gözleri. Gördüm. Elimi tuttu sonra, Kızıldı saçlarım, Sarı değildi onunkiler oysa. Sözleri bir çar...