27 Mart 2010 Cumartesi

Gagarin Sokağı ve İstanbul Halk Tiyatrosu

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde mücadeleyi yükselten tüm sanat emekçilerine...

Bu cumartesi birçoğumuz sanat alanlarının talanına, tiyatrolarımızın kapatılıp binalarımızın yıkılmasına, tiyatro oyuncularının işten atılmasına, kısacası sanatın ayaklar altına alınmasına dur demek için Taksim’de bir araya geleceğiz. Bu buluşmanın öncesinde sanatın yıkıcılarına bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Bu ülkede sanat adına güzel işler yapan, emeğini işçi kardeşleriyle birlikte yeniden üreten sanatçılar var. Onlar saltanatın değil, emeğin sofrasına oturanlardır. Onlar oyunlarını halk için ve halkla beraber sahneye koyanlardır. Onlar Tuzla tersanelerinde, kot üretim atölyelerinde geçim derdi için can veren işçi kardeşlerinin sesini sanatlarıyla duyuranlardandır. Onlar her 27 Mart’ta meydanlarda mücadelelerini havaya kaldırdıkları yumruklarıyla haykıranlardır. Bu yazı, tam da böyle bir günün öncesinde, halkı ve ülkesi için kolları sıvayan bir grup tiyatro emekçisini anlatmaktadır ve tüm tiyatro emekçilerine adanmıştır.

Gagarin Sokağı ve İstanbul Halk Tiyatrosu

Bir süre önce Levent Üzümcü ve Yıldıray Şahinler’in katıldıkları bir televizyon programında söylediği sözler, yüreği sol mücadeleyle çarpanların yüzlerinde gülümseme, kalplerinde bir sıcaklık yarattı. “Sosyalizme inandığımız için,” diyorlardı. “İstanbul Halk Tiyatrosu’nu (İHT) adı üstünde halk için kurduk.” Ama bu öylesine tepeden bir bakış ya da topluma mesaj verme kaygısı güden bir anlayış değildi. Levent Üzümcü, başrolünde oynadığı Abimm filmiyle ilgili bir soruya verdiği yanıtla bu düşüncemi doğruladı. “Benim için, rolümü ne kadar iyi oynadığım, yani benim başarım önemli olamaz. Sosyalist düşüncede olduğum için, ancak kolektif emeğin ürününün başarısına inanırım. Dolayısıyla yalnızca benim değil, bütün ekip arkadaşlarımın emeği ve katkısı önemlidir. Başarıyı bu anlamda değerlendirebilirim.”

Üzümcü ve Şahinler’in kurucuları arasında yer aldığı İstanbul Halk Tiyatrosu, 2006 yılından bu yana kolektif emeğin ürünü oyunları ve yeni nesil oyuncu yetiştiren kursları ile halk için ve halkla birlikte üretmeye devam ediyor. Önceki sezonda Sürmanşet adlı oyunuyla adından sıkça söz ettiren topluluğun, bu sezon sahnelediği iki oyundan ilki olan Gagarin Sokağı, İstanbul’dan sonra çeşitli kentleri dolaşarak halkla buluşuyor. Topluluğun ikinci oyunu ise Alevli Günler. Program için İHT’nin www.istanbulhalktiyatrosu.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Derim ki bu iki oyunu da mutlaka izleyin…

Amaç ve eylem

İskoçya’nın fakir sanayi bölgelerinde bir fabrikada iki işçi, fabrikayı teftişe gelecek ve Japon ya da Amerikalı olduğunu tahmin ettikleri birini rehin alırlar. İşçilerin amacı siyasi bir eylem gerçekleştirmektir. O gece, nöbeti biten üniversite mezunu güvenlik görevlisi de şapkasını unuttuğu için fabrikaya geri döner ve işin içine bulaşmış olur. Oyun işçi, işveren ve öğrenci arasındaki düşündürücü ve aynı zamanda komik tartışmalarla gelişir.

Tanıtım yazısındaki bu anlatımdan sonra koltuklarımıza kurulduk ve İHT kadrosunun dilinden Gagarin’i, Sovyet Devrimini ve farklı sınıfsal öznelerin sosyalizm ve kapitalizm kavramlarını nasıl gerçeklediklerini izledik. Gregory Burke’nin yazdığı, asıl adı “Gagarin Way” olan oyun, 2001’de Londra National Theatre’da ilk kez oynandı. Yoğun diyalogları, aradaki esprili replikleri ve sakince ilerleyen ancak sonra birden patlayan gidişatıyla, oyun eleştirmenleri “molotof kokteyli” yorumunda bulunmuşlardı . Mehmet Ergen’in çevirisi ve yönetiminde ülkemizde sahnelenen uyarlamasının da benzer bir etki yarattığını söylemek mümkün. Buna bir de bambaşka bir noktasından, bir emekçinin gözlerinden bakarak, oyunun “devrime giden yolda ne yapmamalı?” sorusuna yanıt verdiği görüşünü de ekleyebiliriz.

Oyunda Bahtiyar Engin, Levent Üzümcü, Yıldıray Şahinler ve Deniz Celiloğlu rol alıyor. Dekor ve kostüm tasarımı Barış Dinçel’e ışık tasarımı ise Kemal Yiğitcan’a ait. Üzümcü’nün fiziksel yapısı (heybeti diyelim), canlandırdığı işçi karakterinin heyecanlı, coşkulu ve bir o kadar da incelikli ruh haliyle çok güzel bir birliktelik oluşturmuş. Mücadelesi için çalışan, kendi kendini eğitmiş, tam olmasa da belirli bir sınıf bilincine ulaşmış fabrika işçisi Eddie’nin (L.Üzümcü) karşısında, amacına ulaşmak için gerekirse şiddet kullanabilecek, “başarma” güdüsüyle yüklü “bıçkın” Gary (Y.Şahinler) duruyor. Şahinler’in canlandırdığı bu karakter, değişken ruh hali ve şiddet eğilimiyle, güvenlik görevlisi Tom’un (D.Celiloğlu) “amacı sorgulayan sorularına” çarpıyor ve girdikleri yarı-çıkmazda Eddie’nin kafasının karışmasına, Gary’nin şiddetini arttırmasına ve başta bahsettiğim patlama etkisinin yavaş yavaş kendini göstermesine neden oluyor.

İşte şimdi, bir süredir baygın duran rehin danışman Frank (B.Engin) uyanmış, farklı sınıftan dört adam kapitalizmin, sınıfın ve mücadelenin ta kendisiyle yüzleşmeye başlamıştır. Mücadelede merkeze neyi koyacağınız, hangi araçları kullanacağınız ya da hangilerini kullanmanızın bir faydasının olmadığı tartışmasında, sorgulatan finaliyle Gagarin Sokağı, 27 Mart’tan hemen önce ya da Tekel işçilerinin 1 Nisan’daki Ankara buluşmasından hemen sonra izlenmesi gereken bir oyun.

*Gagarin Sokağı: İskoçya Fife'de Cowdenbeath yakınlarındaki Lumphinnans mahallesinde bir sokağın adı, Sovyet kozmonot Yuri Gagarin'in adını taşımaktadır. Madenci mahallesi olarak bilinen bu bölgede, birçok komünist bilim insanı ve parti üyesinin adları, farklı sokaklara verilmiştir.


ilk kez 27 Mart 2010 tarihinde SoL Haber Portalı'nda yayınlanmıştır:

http://haber.sol.org.tr/elestiri-noktasi/gagarin-sokagi-ve-istanbul-halk-tiyatrosu-haberi-25805

Sade Hayat Kumpanyası

Gülüşü güzel, dev aynasında  Masmaviydi gözleri. Gördüm. Elimi tuttu sonra, Kızıldı saçlarım, Sarı değildi onunkiler oysa. Sözleri bir çar...