7 Mayıs 2012 Pazartesi

gediğine oturan taş

Sütü bozuk*…
Ağır laftır. Anadolu’da sıkça kullanılan bir niteleme, sütü bozuk. Hani kanında var, der gibidir. Hani böyle kötülük ediyorsa, böyle şerefsizlik ettiyse, olsa olsa sütüdür bozuk olan. Sonradan öğrenilmiş olamaz yani ettikleri. Etkilenmiş, bir sinirli anına denk gelmiş olamaz, kasıtlıdır. O kadar kötüdür yani. O kadar ki geçmişten geliyor olmalıdır. Bir kin, bir intikam duygusuyla bezenmiş, kendinden önceki nesilleri de saran ve kaynağını oradan almış bir edim söz konusu olmalıdır. Nesillerdir bozuk süt, anadan evlada aktarıla aktarıla kötülüğü de bünyeden bünyeye geçirmiştir. Karşı taraf sütünün bozukluğundan vurulan demle, kendisinden bekleneni yapmıştır. Lafın içerdiği şaşkınlık, bu kötülüğün büyüklüğünden gelir.
Sütü bozuk…
Ağır laftır. Böylesi ağır lafları ettiğinizde, karşı tarafın sizden yana şikayetçi olması doğaldır. Hakaret sayar kimisi, belki kimisi altında kalıp ezilir. Ne demektir yahu! Ben kötüyümdür, etmişimdir bir şerefsizlik, etmişimdir de sütümün yani genetiğimin yani soyumun ne alakası vardır! Yine de burada şikayet edilen, bir parça söylenen lafın ağırlığının kendisi dışındakilere bulaştırılmasıdır. Hani eşşoğlu eşek nasıl karşındaki dışında bir de onun soyuna edilmiş bir laftır, sütünün bozuk olması da kendinden öteye giden bir sorumluluk ve suçluluk duygusunu barındırır.
Sütü bozuk…
Ağır laftır. Bugünlerde bir slogandır. İlk gününden beridir yapılan kötülükleri türlü sloganlarla sokaklarda yankılanan iktidarın, ettiği son kötülüğün resmedilişidir ve sözün içerdiği anlam bakımından ironiktir. Çünkü bu defa söz konusu olan gerçekten süttür!
Uşak, işbirlikçi, hayvanlar alemi ve daha niceleri “hakaret sayılarak” tepki görmüş, kimi zaman bazısı yargı karşısına çıkarılmış hatta cezalandırılmıştır. Şöyle düşünülebilir; neden uşak olsun ki? İstihdam açısından uşaklık statüsünde çalışmamaktadır ya da hayvanlar aleminde resmedilmiştir de soy olarak insan soyundan geldiği konuşabiliyor olmasından mütevellit aşikardır. Haklıdır şikayet eden böyle bakıldığında. Lakin kardeşim bu kez ne diyeceksin? Bozuk çıktı sütün?
İktidara karşı söylenen onca yaratıcı slogan arasında ilk kez bir slogan, tasarımın süreci açısından “yaratımına gerek duyulmayacak kadar açık bir şekilde” kendini ortaya koymakta hatta dayatmaktadır. Belki de ilk kez bir slogan, sadece gerçeği söyleyerek tek taşla iki kuşu yere sermektedir. Ne teşbihtir ne doğrudan niteleme. Adlı adınca bozuktur süt. Hem çocuklarımıza içirilen hem zamanında kimilerince içilmiş olan. Yani geçmişten bugüne, yani belki de 150 yıldan beri, dinmek bilmeyen bir kinin, intikam duygusunun ürünüdür bu süt ve bozuktur.
Kimsenin başına gelmesin, kimseye edilmesin bu laf derler kırlık yerde babaanneler, kötü bir olaydan sonra olayın failinden acınası bir ses tonuyla bahsettikten sonra. Sütü bozuk olana acınır. Zavallıdır çünkü o. Alnından hiç silinmeyecek bir lekedir sütü bozukluk.
Bugün bu slogan bize bir şey hatırlatmaktadır, görmek lazım. Slogan, gözümüzü açmayı salık vermektedir. Ağırdır, ancak hakaret değildir. Ağırdır, sadece lafı yiyeni değil sloganı atanı da bağlar. Tespit doğrudur ve gereği yapılmalıdır. Kırlık yerde kesilen sütten bir şeyler yapılır da bozuk süt… Dökülür… E, ne duruyorsun?
Sütü bozuk…
Ağır laftır vesselam.

*Sütü bozuk: (Kaynak: TDK) 1. sıfat, mecaz Kötü soydan gelen (kimse) 2. Aşağılık, soysuz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sade Hayat Kumpanyası

Gülüşü güzel, dev aynasında  Masmaviydi gözleri. Gördüm. Elimi tuttu sonra, Kızıldı saçlarım, Sarı değildi onunkiler oysa. Sözleri bir çar...